Madde, Mânâ ve Elmas Teorisi
Yaşadığımız dünyada her şey madde değildir. Oysa ki madde enerjinin en yoğun halidir. Evrenimizde madde ile birlikte göremediğimiz ama her zaman hissettiğimiz mânâ kavramından söz edilebilir. Bu durumu daha iyi açıklamak için bu makalemizde ünlü termodinamikçi Prof. Dr. Yunus ÇENGEL Hocamızın 'Elmas Teorisi'ni inceleyeceğiz.
06.08.2013 tarihli yazı 19950 kez okunmuştur.
Öncelikle bu makale Elmas Teorisinin en önemli noktalarını içeren özet şeklinde anlatılacaktır. Prof. Dr. Yunus ÇENGEL, evren ve varlıklar hakkında maddeden (veya enerji) oluşan tek katmanlı mevcut görüşü ciddi olarak sorgulamakta ve evrendeki varlıklar hakkında sahip olduğumuz bilgiyi kökten değiştirecek yeni bir tez ortaya koymaktadır.
Evrendeki varlıkların, madde ve mânâ sistemlerinden oluştukları gözlemler ile ortaya konmaktadır. Günümüzde kabul gören teori, evrenimizin madde-enerji ilişkisi içerisinde bir bütün olduğunu savunmaktadır. Oysa ki madde ve enerji ile birlikte ona verdiğimiz anlam olan madde dışı katmanı da göz ardı edemeyiz.
Madde ve Enerji Arasındaki İlişki
Einstein'in E=mc2 formulünden de görüleceği gibi enerji ile madde arasındaki bu sistematik ilişkide, madde enerjiye dönüşebilir, enerji yoğunluğu ise maddeyi oluşturabilir. Yani madde ve enerji eşdeğer iki unsurdur. 'Maddenin Korunumu' veya 'Enerjinin Korunumu' kanunlarının aksine evrende korunan bu ikisinin toplamıdır.
Maddeyi oluşturan, hidrojen,oksijen karbon gibi elementler, elementleri atomlar, atomları, elektron, proton ve nötronlar, proton ve nötronlar ise quarkları ve bütün bunların hepsi de evreni oluşturduğu varsayılan nötrino parçacıklarından yani dalgalardan oluşmaktadır. Mesela elektronların dalga özelliği interference deneyi ile basitçe gösterilebilir. Bunun sonucunda anlaşılıyor ki yaşadığımız evren parçacıklardan başka bir deyişle dalgalardan oluşmaktadır. Yani bahsettiğimiz parçacıklar genel anlamıyla 'enerji dalgalarıdır'. Basit bir örnek vermek gerekirse, televizyon yayını dalgaları ekranda gördüğümüz kavramları oluşturuyorlarsa, evrendeki enerji dalgaları da maddeyi oluşturmaktadır.
Parçacık ve Antiparçacık Nedir?
Her parçacığın ''karşı madde'' adı verilen kütle olarak eşit fakat yük olarak zıt bir eşdeğeri vardır. Bir parçacık kendi karşı parçacığı ile karşılaşırsa, bu parçacıklar yok olup eşdeğer miktarda enerji olarak açığa çıkar. Yani madde sonsuza ulaşır. Bu bahsettiğimiz teori 2002 yılında CERN laboratuvarında, negatif yüklü bir antiprotonla pozitif yüklü bir antielektron birleştirilerek antihidrojen atomu oluşturulmuş ve bu yapay atom hidrojen atomuyla çarpıştırıldığında yok olup eşdeğer miktarda enrerjinin açığa çıkmasıyla kanıtlanmıştır.
Yoğunlaşan Enerji=Madde ise Peki Bunları Bir Arada Tutan Nedir?
Burada ise çok basit bir kavram olan 'kuvvet' devreye giriyor. Eğer sadece madde olsaydı, büyük patlamadan (big bang) sonra oluşan toz bulutu (radyasyon), bu şekilde kalacaktı. Atom gibi kararlı yapılar, parçacıkların bir araya getirilmesiyle oluşmaktadır. Bunu sağlayan ise kuvvettir. Kuvvetin kendisini göremeyiz ancak varlığını madde üzerindeki oluşan etkilerinden biliriz.
Öyle görünüyor ki evrenimizde kuvvet olmasaydı, bütün her şey infilak edip toz bulutu yani radyasyona dönüşecekti. Sanki her atomda, kuvvetten oluşan manevî bir yuva, kısaca bir ruh vardır. Çevremizdeki en basit bir proton bile madde-mânâ karışımıdır ve maddeye ruh kavramının yüklenmiş halidir.
Burada ise çok basit bir kavram olan 'kuvvet' devreye giriyor. Eğer sadece madde olsaydı, büyük patlamadan (big bang) sonra oluşan toz bulutu (radyasyon), bu şekilde kalacaktı. Atom gibi kararlı yapılar, parçacıkların bir araya getirilmesiyle oluşmaktadır. Bunu sağlayan ise kuvvettir. Kuvvetin kendisini göremeyiz ancak varlığını madde üzerindeki oluşan etkilerinden biliriz.
Öyle görünüyor ki evrenimizde kuvvet olmasaydı, bütün her şey infilak edip toz bulutu yani radyasyona dönüşecekti. Sanki her atomda, kuvvetten oluşan manevî bir yuva, kısaca bir ruh vardır. Çevremizdeki en basit bir proton bile madde-mânâ karışımıdır ve maddeye ruh kavramının yüklenmiş halidir.
Yaşadığımız evrenin tek katmanlı olduğu teorisinden vazgeçip, iki katmanlı olduğunu kabul etme zamanı gelmiştir. Özetlenirse;
► Mevcut görüş (tek katmanlı): Varlık = Madde (veya enerji)
► Yeni görüş (iki katmanlı): Varlık = Madde (veya enerji) + Kuvvet
Bu yeni görüşle, madde ve enerji konusunda bugüne kadar öğrendiğimiz hiçbir şeyi değiştirmeye gerek yoktur fakat kuvvet konusunda kafamızda oluşan soru işaretlerinin tümüne bir çıkış yolu olabilir.
Şu önemli nokta aslında buraya kadar bahsettiğimiz her şeyi açıklıyor. Evrende bir kısmı doğal olarak bulunan veya bir kısmı da füzyon ile üretilebilen 100'den fazla element vardır. Bu elementlerin en temel farkı çekirdeklerinde bulunan proton sayılarıdır. Mesela hidrojende 1, karbonda 12 vs. Ama tüm protonlar birbirinin aynısıdır. Benzer şekilde pirinç taneleri gibi. Şimdi düşünelim;
► Eğer 12 tane pirinç tanesini bir araya getirip bağlarsak mısır elde edebiliyor muyuz?
► Fakat 12 tane protonu bir araya getirerek karbon atomu elde ediyoruz.
► Fakat 12 tane protonu bir araya getirerek karbon atomu elde ediyoruz.
Gerisini siz düşünün...
Bütün Bu Sistemi Bir Araya Getiren Yegâne Güç: KANUNLAR
Araştırdığımız kadarıyla görülüyor ki varlıklarda esas olan madde değil, madde olmayan kanunlardır. Yani bahsettiğimiz şey mânâdır. Kanunlar adeta bir yumak gibi maddeye has bir ruh oluşturmakta ve madde de o ruha karşılıksız itaat etmektedir. Madde sanki madde-dışı ruha bir kılıf oluşturmuş, ruh ne derse ne isterse onu yapar vaziyettedir. Madde her türlü tehlikeye açıktır ve gelebilecek bir darbede yok olur fakat ruh asla yok olmaz ve adeta sonsuza ulaşır.
Bütün bunlardan söz ederken şunu unutmamak gerekir;
Termodinamikçi Botzman'ın da dediği gibi, '' iyi bir teoriden daha pratik bir şey yoktur.'' Bilimin önemli bir kaynağı da kalbe doğan ilhamdır. Önsezi, 6. his ve içgüdü bilimin akıl yerine kalbe yansımalarıdır diyor Yunus Çengel.
Madde ve Mânâ: Varlıkları Oluşturan İki Temel Unsur
Çevremizdeki olayları algılarken beş temel duyumuzu kullanırız. Bu beş duyu madde ile yakından ilgilidir. Yani maddesi olmayan bir şeyi göremeyiz, dokunamayız, duyamayız. Fakat esas olan madde değil mânâdır. Madde sadece mânâların duyularımız tarafından algılanmasını mümkün kılan elbiselerdir. Yanı mânâ öz, madde ise, kabuktur. Mânâ zaman ve mekan üstü, madde ise zaman ve mekana ve dolayısıyla fizik kurallarına tabidir. Mânâyı anlamakta zorlananlar ve mânâ ile pek rahat hissetmeyenler için yaşadığımız dünyada bütün bunları anlamak için bir çok örnek vardır.
Kaynak:
► Dokuz Eylül Üniversitesi, Prof. Dr. Yunus ÇENGEL
YORUMLAR
Aktif etkinlik bulunmamaktadır.
- Dünyanın En Görkemli 10 Güneş Tarlası
- Dünyanın En Büyük 10 Makinesi
- 2020’nin En İyi 10 Kişisel Robotu
- Programlamaya Erken Yaşta Başlayan 7 Ünlü Bilgisayar Programcısı
- Üretimin Geleceğinde Etkili Olacak 10 Beceri
- Olağan Üstü Tasarıma Sahip 5 Köprü
- Dünyanın En İyi Bilim ve Teknoloji Müzeleri
- En İyi 5 Tıbbi Robot
- Dünyanın En Zengin 10 Mühendisi
- Üretim için 6 Fabrikasyon İşlemi
- Denizcilik Endüstri Uygulamaları ve Servis Bakım Süreçleri
- DrivePro Yaşam Döngüsü Hizmetleri
- Batarya Testinin Temelleri
- Enerji Yönetiminde Ölçümün Rolü: Verimliliğe Giden Yol
- HVAC Sistemlerinde Kullanılan EC Fan, Sürücü ve EC+ Fan Teknolojisi
- Su İşleme, Dağıtım ve Atık Su Yönetim Tesislerinde Sürücü Kullanımı
- Röle ve Trafo Merkezi Testlerinin Temelleri | Webinar
- Chint Elektrik Temel DIN Ray Ürünleri Tanıtımı
- Sigma Termik Manyetik Şalterler ile Elektrik Devrelerinde Koruma
- Elektrik Panoları ve Üretim Teknikleri
ANKET