elektrik port üyelik servisleri elektrik port üyelik servisleri

Anlaşılamamış Dahi Nikola Tesla |
Özlem Kapucu

'Tesla; Anlaşılmamış Dahi' isimli yayımlanmış bir eser olduğundan, başlığa daha orijinal başka bir isim seçmek için epeyce düşündüysem de bu arayışımdan vazgeçtim. Çünkü Tesla'nın hikayesini okudukça; mucidinin başkası olduğu sanılan icatlarına şaşkınlık, zekasına hayranlıkla tanık oldum. Ama en baskın hissim anlaşılmamış olmasına duyduğum üzüntüm olsa gerek. Birçok kurum ve hükümetin çalışmalarını baltalaması nedeniyle değeri bilinmemiş ve zamanının çok ilerisindeki zekası, 20. yüzyılı inşa eden buluşları, hala tartışılan deneyleri manasızca göz ardı edilmiştir.  



A- A+
21.01.2010 tarihli yazı 11639 kez okunmuştur.

Bugün kullandığımız birçok teknolojinin esin kaynağı olan Nikola Tesla'nın adını çoğu kişinin duymamış olması büyük talihsizliktir. Buluşları, fikirleri ders kitabı olarak okutulması gereken nitelikteyken, o meslektaşlarına oranla bilinmez kalmıştır. Kendisini konu alan oyunlar, sinema filmleri ve günümüz insanının birçok modern meşguliyeti insanların Tesla'dan haberdar olması için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Umarım bu fırsatlar, insanları daha detaylı araştırmaya yönlendirir ve çağlar sonra da hayatının kitlelerle paylaşılmasına vesile olur. Tesla'nın hak ettiği değeri görmemiş olmasının bir kanıtlarını şu soruların yanıtlarında bulabiliriz; 


 


-Radyoyu kim icat etti?


-X ışınlarını kim keşfetti?


-Uzaktan kumanda sistemini ilk uygulayan kimdi? 


 


Evet, yanıtları tam da tahmin ettiğiniz gibi; başkalarına ait olduğunu sandığınız bu buluşlar Tesla'ya aittir ama elbette buluşları bunlarla sınırlı değildir. Nikola Tesla patentini aldığı 700 buluşla en çok patent sahibi kişi olarak tarihe geçmiştir. Patent rekortmenin zamanında baltalanmış buluşları, bugün 'çok gizli' başlığı altında bireysel ve ulusal çıkarlar için kullanılarak araştırıp, geliştirilmektedir. Fikirleri şimdilerde çıkarlar doğrultusunda şekillendirileceğine yaşadığı çağda desteklenmiş olsaydı, şimdi bize ütopik gelen bir çok şeyi hayata geçirmiş olabilirdik diye düşünüyorum. Biraz etraflıca hayatına göz gezdirirsek sanırım benimle hemfikir olacaksınızdır. 


 


Çeşitli saplantıları olan Sırp asıllı bilim adamının normal karşılanması güç, tuhaf huyları ve çeşitli takıntıları vardı. Örneğin sayılarla ilgili üçün katları takıntısı, kaldığı otellerde oda numarasının üçe bölünmesi konusunda ısrarcı olmasının nedeniydi. Yuvarlak nesnelere ve kendisininki dışında insan saçına dokunamamasının nedeni ise temizlik ve hijyen konusunda da takıntılı olmasıydı. Sıra dışı bilim adamının tuhaf takıntılarının yanı sıra dile yatkınlığı göze çarpıyordu, Tesla 6 dil biliyordu. Eğitim hayatı da göz doldurur nitelikteydi, annesinin de desteğiyle fizik ve matematik eğitimi almıştı. Daha sonra felsefe eğitimi de almıştı ancak geçimini sağlamak maksadıyla uzun yıllar Avrupa Ülkelerinde Elektrik Mühendisliği tahsilinden faydalanmıştı. 


 


Hatırı sayılır uzunluktaki eğitiminin Budapeşte'de lisansüstü eğitimine denk gelen döneminde profesörüyle alternatif akımın özelliklerini tartıştı. Var olan doğruları tartışmadan kabul edecek tarzdan uzak olağanüstü zekaya sahip Nikola Tesla'ya göre doğru akım uygulanan sistem doğru değildi. Hem generatör hem de motordaki komütatörü ortadan kaldırmak ve alternatif akımı tüm sistemde kullanmak daha akla uygun gelmekteydi. Fakat hiç kimse alternatif akımda çalışabilecek bir motoru oluşturmamıştı, bu nedenle sistemin uygulanabilirliğine gelecek itirazları engellemek maksadıyla bu konu üzerinde yoğun olarak çalışmaya başladı. Nihayetinde 1 Şubatında, Budapeşte'nin bir parkında Szigetti adında bir sınıf arkadaşı tüm elektrik endüstrisinde devrim yapacak olan "dönen manyetik alan"ı bulmuştu. Dönen elemana bağlantı gereği olmayacaktı. Komütatör artık yoktu. 


 


Tam da bu gelişmelerin yaşandığı dönemde Edison, kendi bulduğu DC elektrik sistemiyle ilgili ciddi problemler yaşamaktaydı. Doğru akım direnç kayıpları o kadar büyüktü ki, her mil kare için bir güç santraline gerek vardı. İlk akkor ampuller güç santraline yakın olsalar parlak yanarken, bir milden daha uzaklıktakiler kaybolan güce bağlı olarak sönük yanıyorlardı. Sonunda Tesla'nın beklediği teklif 1884 yılında Edison tarafından yapıldı ve kendilerine katılıp sistem içindeki hataları gidermesi için büyük paralar vaat edildi. Uzun zamandır beklediği bu teklif, Tesla için inanılmaz bir fırsat gibi görünüyordu. Ancak iki bilim adamının kişiliklerine bakarak olacakları kestirmek çok güç olmayacaktı. Edison güçlü bir ticari öngörüye sahipti fakat, teorilere yönelik ne sabrı ne de anlama yeteneği vardı. Tesla için ise, yeni keşifleri bulmanın yolu fizik yasalarının derin bir şekilde incelenmesinden geçiyordu. Bakalım bu iki farklı bakış açısı bir araya gelebilir miydi? 


 


Gelemeyecekti ve bu anlaşmazlığın Tesla'ya kesilen faturası ağır olacaktı. Edison'la yolları ayrılan Tesla uzun süre açlıkla mücadele etti. Çok çeşitli işler yaptı en son geçimini sağlamak için çukur kazarken, fikirlerini paylaştığı ustası fikirlerinden çok etkilendi ve onu A. K. Brown adlı firmanın sahibiyle tanıştırarak çalışmalarını geliştireceği finansı sağlamasına yardımcı oldu. Hayatındaki bir başka dönüm noktası kabul edilebilecek bu gelişmeden sonra Tesla alternatif akımın kullanılması yolunu açacak ürünlerin patentini bir bir almaya başladı. 


 


Tesla'nın bulduğu alternatif akım sistemi Edison'un kullandığı doğru akım sistemine göre verimi hayli yüksek bir sistemdi. DC sistem basitti, ancak doğru akımın taşınabilmesi için ise her milde büyük trafolar ve kalın teller gerekiyordu. Tesla'nın AC teknolojisinde bu tür sorunlar yaşanmıyordu. AC transformatörleri, büyük miktarlardaki elektrik kuvvetinin kilometrelerce uzağa taşınmasına olanak tanıyor ve kuvvet kaybı yaşanmıyordu. Fakat insanlık tarihinde örnekleri defalarca görülebileceği gibi kişisel çıkarlar, çığır açabilecek gelişimlerin önünü kesiyordu. AC sisteminin bütün bu avantajlarına rağmen, Edison'un doğru akım üzerine yaptığı yatırımlar, Tesla'nın sistemi karşısında karalama çalışmalarını başlatması için yeterliydi. Sistemler arası çekişme 1888'de alevlendiğinde, meydana yeni bir rakip daha çıktı: Edison'un bir başka azılı düşmanı sanayici George Westinghouse... 


 


George Westinghouse, Tesla'nın labaratuarına gitti ve tanıştılar. Her ikisi de yetenekliydi, başarılı birer mühendis ve elektriğin hayranıydı. Westinghouse, Tesla'nın açıklamasını dinledi, gösterisini izledi ve hemen karar verdi. İki adam kolayca, tarihi anlaşmayı yapıp el sıkıştılar. Tesla Westinghouse ile bir anlaşma imzaladı, satılan her kilowatt elektrik için 2.5 $ alacaktı. Bu para Tesla için sürekli düşlediği deneyleri hayata geçirebilme fırsatı demekti. 


 


Tesla bulduğu fırsatı değerlendirip AC sistemi sürekli geliştirirken, Edison çabalarını Tesla'nın bulduğu AC akımın kendi DC sistemine göre çok tehlikeli olduğunu göstermek ve olumsuz bir gelişme olduğu izlenimini vermek için çalışmaya harcıyordu. O dönemlerde sokak hayvanları, Westinghouse'un geliştirdiği alternatif akım kullanan metal çubuklarla, elektrik verilerek öldürülüyordu. Ayrıca New York eyaleti yeni bir idam cezası yöntemi bulmuştu: alternatif akımla çalışan elektrikli sandalye. Edison' un bu argümanlarına misilleme olarak Westinghouse, Edison'un doğru akımının bir bifteğin tek tarafını 100 saniyede pişirebileceğini kanıtladı. Tesla da Edison'un karalamalarına karşı kayıtsız kalmadı ve kendi pazarlama stratejisiyle dahiyane bir karşılık verdi. 1893 yılında Şikago'da yapılan ve 21 milyon kişinin katıldığı dünya fuarında AC sistemin ne kadar güvenli olduğunu göstermek maksadıyla kendi vücudundan yüksek gerilimli elektrik geçirerek parmak uçlarındaki bu elektrikle ampulleri yaktı. İnanılmaz bir zeka! 


 


Gelişmeler önü tıkanmaya çalışılsa da Tesla'nın aleyhine gelişiyordu. 1890'da Uluslararası Niyagara Komisyonu elektrik üretmek için, Niyagara Şelale'sinin gücünü kullanmak amacıyla çalışmalar başlattı. Komisyon başkanı derhal bir açıklama yaptı ve DC sistemin en iyi olduğunu ilan etti. Ancak teknik desteği olmadan yapılan bu ilan, güç 26 mil ilerdeki Buffalo'ya iletilmesi gerektiğinde kendini çürüttü. Ve biraz da zorunlu olarak AC sistemin gerekliğini kabul etmek durumunda kalındı. Sonuç: Tesla'nın zaferi! 


 


Tesla durmak bilmiyordu. Nicola Tesla'nın yüksek frekans ve yüksek gerilim alanındaki keşifleri, modern elektroniğin yolunu açtı ancak gelişmeler sadece yüksek gerilimle sınırlı değildi. Bugün kullandığımız uzaktan kumandalı sistemlerin temeli; 1898'de New York şehrinin Madison Parkı'nda telsiz ile uzaktan kontrole ait parlak bir gösteri düzenlenerek atıldı. Bu gelişmelerle doğru orantılı olarak hızla yükselen ve medyada kendine geniş yer bulan Tesla'nın alması gereken para milyar dolarlar mertebesine ulaşmıştı ki bir türlü hakkını alamıyordu, Westinghouse iflas sinyalleri veriyordu. Bu Tesla için bir maddi hüsran daha demekti. Başta yapılan anlaşmanın geçerliliğini sürdürmesi durumunda Westinghouse'un işinin kapanacağını fark etti ve alacaklılarla uğraşmaya hiç de niyeti yoktu. Tesla anlaşmadan vazgeçerek dünyadaki ilk trilyoner olma hakkından doğrudan vazgeçti.  


 


Paradan vazgeçmiş olmayı atlatmak onun için çok kolay olmuş olacak ki, bu konu gündeminde fazla yer etmeden çalışmalarını sürdüren Nicola Tesla dünyanın katmanlarından biri olan iyonosferin insanlığın yararına kullanılabileceğini keşfetti. İyonosfer kullanılarak elektrik enerjisinin ve radyo, ses ve elektro manyetik dalgaların kablo kullanmadan çok uzak bir noktadan diğer noktaya taşımasını sağlanabileceğini iddia etti. 1900 yılında sermayeci J.P. Morgan tarafından finanse edilen kablosuz iletişim sistemi kulesi Wardenclyffe adıyla bilinen kulenin yapımına Long Island'da başlandı. Fakat yine Morgan tarafından bunun bütün dünya için ücretsiz enerji demek olduğunun fark edilmesiyle, ne yazık ki projeden maddi desteğini çekildi ve kule hurda fiyatına satıldı. 


 


Bütün bu parlak zeka ürünlerinin arasında önemlisi, yüksek frekansta elektrik akımı üretmesine olanak tanıyan ve 'Tesla' adının nadiren kullanıldığı icatlarından olan "Tesla bobini" diye anılan buluşuydu. Tesla yüksek frekanslı alternatif akımın, yüzey etkisi denilen özelliği nedeniyle; tellerin sadece dış yüzeylerinde yol aldığını keşfetmişti. Dünya Fuarı'nda vücuduna sardığı tellerden geçen yüksek voltajlı alternatif akımın kendisine zarar vermemesinin nedeni de buydu. Dahası, Tesla bobini; radyo ve TV yayınlarının kapısını da araladı. 


 


TV yayınları bize çok geç ulaşmamış olsa da TV yayınlarından çok daha mühim bir Tesla buluşu daha vardı, kablosuz iletim! Kablolar olmaksızın havada elektrik kuvvetinin iletilmesini incelediği bir deney gerçekleştirdi. 


 


Colorado'daki laboratuarında, yüksek frekanslı elektromanyetik alan oluşturmak için devasa bir bobin inşa etti. Ve 40 km. uzaklıktaki 200 ampulü yakmak için 10.000 watt gücündeki elektriği hava yoluyla göndermeyi başardı. İnanılmaz değil mi? 


 


Bilimkurgu filmlerinde, bilim adamları figürlerinin de gerçekleştirdiğini gördüğümüz bazı 'doğal afet' başlığında incelenebilecek deneyler de gerçekleştirmişti. Frekans aralığının alt ve üst kısımlarında yaptığı denemeler, Houston Caddesindeki yeni laboratuvarının etrafında hakiki bir depreme neden oldu. Binanın toprağıyla aynı frekansta titreşen Nicola Tesla'nın mekanik osilatörü, eski binayı sarsarak tehdit etti. Bir blok ileride, polis karakolundaki eşyalar esrarengiz bir şekilde yer değiştirmeye başladı. Tesla, teoride Empire State binasının aynı mantıkla yıkılabileceğini, hatta ve hatta dünyanın ortadan ikiye ayrılabileceğini iddia etti! Nikola Tesla şanına yakışır şekilde, ilk insan yapımı şimşeği oluşturdu ki bu kayıtlara geçmiş insan yapımı en büyük şimşektir. Bir direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır küreden, 30 metre uzunluğunda, kulakları sağır eden şimşekler çaktı. Ufka kadar gök gürültüsü işitildi, 22 mil öteden duyuluyordu. 100 milyon Volt değerinde gerilim kullanılıyordu. Laboratuarının etrafındaki bütün çayırlık alan tuhaf bir biçimde mavi ışıklar saçıyordu, tıpkı St. Elmo yangınında olduğu gibi' Talihsizlik o ki esas deney öncesi bir ısınma olan bu deney sırasında yerel trafonun ekipmanını yanmıştı ve deneyini bir daha tekrarlayamadı. 


 


O ya da bu şekilde yaptıkları yok sayılmış, yapabilecekleri engellenmişti. Manasız bir şekilde çalışmalarının önü kesilmemiş olsa belki dünya birçok teknolojiye daha erken kavuşacaktı. Endüstrinin kendisini bilimsel literatürden atma çabaları ona 20 yıl sürgün hayatı yaşattı. Sıra dışı karakteriyle para yönetiminde zaten hiçbir zaman başarılı olamayan Nikola Tesla, 7 Ocak 1943 yılında 86 yaşında bir otel odasında parasız pulsuz öldü. Fikirleri bilim dünyasında birer ilkti ve çığır açacak nitelikteydi. Ne yazık ki biz bu orijinal fikirleri desteklemek yerine sadece kavramları alıp onları değiştirip pratiğe dökerek birer ürün haline getirenleri ödüllendiriyoruz. Bu sıra dışı dahinin hikayesinin toplum olarak ufkumuzu biraz olsun açması dileğiyle, görüşmek üzere...


 


Özlem Kapucu


Elektrik Müh.


ozlem@amper.com.tr


ANKET
Endüstri 4.0 için En Hazır Sektör Hangisidir

Sonuçlar
Aktif etkinlik bulunmamaktadır.