Google'ın üssü Googleplex

İnternet devi Google'ın ABD'nin ünlü teknoloji bölgesi Silikon Vadisi'nde Mountain View'de 8 bin kişinin çalıştığı Googleplex adlı merkez, Google'ın 37 ülkedeki 70 ofisini yönetiyor. Fortune dergisinin hazırladığı dünyada en çok çalışılmak istenen şirketler listesine her yıl ilk sıralardan giren Google'ın merkezi 47 bin metrekare alan üzerine kurulu 4 binadan oluşuyor.

Bahçesine adım atar atmaz geçen yılı 23.6 milyar dolar gelir ve 6.5 milyar dolar kârla kapatan bir şirkete değil, bir üniversite kampüsüne girdiğimizi düşünüyoruz. Cam binaların gölgesinde bir köşede tellere tırmanan sarmaşıklar, sardunya saksıları ve fide fide domatesler bizi karşılıyor. Yanlarına dikili minik tabelada Google felsefesinin ipuçları var: 'Yemeğimizi ekiyoruz, zihinleri birleştiriyoruz, hasadımız umut'...





Türklerin emeği var...

Sağımızdan solumuzdan mavi bisikletleriyle Google mühendisleri geçiyor: Kimi Amerikalı, kimi Hintli, kimi Çinli. 1999'da Google'la 30 kişilik bir ekipken sözleşme imzalayan, 63. çalışan olarak işe başlayan ve 2005 yılında ayrıldıktan sonra ABD'de 'en büyük teknolojik melek yatırımcılar' listesine 13. sıradan giren Türk işadamı Aydın Şenkut'u hatırlayarak Google'ın temelinde Türklerin de emeği olduğunu düşünüyoruz.

Merkezdeki ilk yapı olan 41 numaralı binanın kapısını açar açmaz bizi Apple'ın ürettiği iPhone cep telefonuna rakip çıkarılan Google Nexus'un büyük bir kopyası karşılıyor. Tavanda ise 2004 yılında ilk özel uzay uçuşunu gerçekleştiren Spaceship One uçağının birebir ölçülerdeki replikası asılı.





Haiku yarışması yaptılar

Tüm dünyayı kuşbakışı izleyen Google Earth haritasının 'gerçeği' de burada. Küçük bir oda, ekranlarla kaplı. Bir joystick ile dünya üzerinde herhangi bir noktaya düşercesine hızlı yaklaşmak mümkün. Duvarlarda o an hangi ülkelerden Google'a giriş yapıldığını gösteren televizyonlar var.

Google mühendisleri ortalama yıllık 100 bin dolar civarında bir ücret alıyor. Günlük işlerini sorduğumuz bir çalışan, 'İşe servisle geliyoruz. Servislerde internet olduğu için çalışmaya o an başlıyoruz. Hiçbir zaman sıkılma şansımız olmuyor. Geçenlerde bir anda çalışanlardan haiku adı verilen kısa Japon şiirlerinden yazması istendi. Bir günde 800 şiir ortaya çıktı. Hem çok yaratıcı, hem de iddialı bir yerde bu imkânlarla çalıştığım için çok mutluyum' diyor. Google'ın gerçek dünyadaki temelinin sanal dünyadaki alt yapısı kadar güçlü olduğu düşüncesiyle merkezden ayrılıyoruz.

Şirketin bahçesinde dinozor iskeleti bulunuyor

Merkezi gezerken gözümüz açılan bir kapıdan omzunda havlusuyla çıkan mühendislere takılıyor. Onlarca koşu bandı üzerindeki ritmik adımları fark ediyoruz. Burası çalışanların hizmetine sunulmuş bir fitness salonu. Bahçede ise tek kişilik bir havuz, dalga efektleri yaratarak serinlemek isteyenleri kulaç atmaya çağırıyor. Her köşede bir bisiklet dikkat çekiyor.

Bahçedeki çimleri yemesi için tutulduğu söylenen keçiler ise ufukta gözükmüyor. Nedeni ağaçların altında konuşlanmış gerçek T-Rex dinazorunun iskeleti olabilir. Stan adlı dinozor mühendisler tarafından sürekli süsleniyor. Dev gözlükler ve inci bir kolye taktığı, hatta bir balerin tütüsü giydiği bile olmuş. Şimdi ise ağzında peluş bir flamingo var.








16 kafeterya bedava

Google'ın kurucuları Sergey Brin ve Lawrence Page'in isteği üzerine girişteki hemen hemen tüm duvarlar beyaz tahtalarla kaplanmış. Herkes aklından geçeni yazıya döküyor. İki kurucunun bir isteği de yaratıcı ekibin dikkati dağılmasın diye yemeğe 100 adımdan uzak olmamaları. Merkezde hepsi organik, trans yağsız ürünler kullanan 16 ayrı kafeterya var. Birinin ismi 'ismi yok' bir diğeri kendi sosisini üretmeye hazırlanıyor, bir diğeri kaktüsleriyle birlikte Meksika sınırını kampüse çekmiş. Hepsi çalışanlara bedava... Bir mühendisten merkezin önceki sahibi Sun Microsystems'ın binalara 41, 42, 43 ve 44 numaralarını vermesi nedeniyle, Google buraya ilk yerleştiği zaman 44 binaları olduğunu düşünen rakiplerinin paniğe kapıldığını dinliyoruz.





Milliyet