GELİŞMİŞ ÜLKELER GERİ, TÜRKİYE İLERİ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından ''Dalgaları Yöneterek Geleceği Tasarlamak'' temasıyla düzenlenen 10. Sanayi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, eskiden dünyada işler iyi giderken bile Türkiye ekonomisinde krizlerin yaşandığını, şimdi ise gelişmiş ülkelerde işlerin kötüye gittiğini ama Türkiye ekonomisinin önemli başarılara imza attığını kaydetti.
PETROKİMYA VE OTOMOTİVDE CİDDİ YATIRIMLAR BEKLENİYOR
Nihat Ergün, dünyada önemli sermaye kaynaklarının yeni yer ve yatırım arayışları içerisinde olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin Avrupa ve ABD'deki gelişmelerden sonra Avrupa ve Ortadoğu'daki sermaye için önemli bir yatırım adresi haline geleceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl özellikle petrokimya ve otomotiv gibi katma değeri yüksek sektörlerde ciddi yatırımlar bekliyoruz'' dedi.
Ergün, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından ''Dalgaları Yöneterek Geleceği Tasarlamak'' temasıyla düzenlenen 10. Sanayi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, bu yıl 5 Ocak'ta Sanayi Strateji Belgesi'ni kamuoyuna açıkladıklarını ve eylem planını da hayata geçirmeye başladıklarını anımsattı.
Geçen yıl, ayrıca otomotiv ve makine sektör stratejileriyle, KOBİ Stratejisini de uygulamaya başladıklarını belirten Ergün, bu belgelerin, Türkiye'nin artık kısa dönem hesaplarla değil, orta ve uzun vadeli plan ve stratejilerle hareket ettiğini gösterdiğine işaret etti.
REEL SEKTÖR İHTİYAÇLARI BELİRLENDİ
Bakan Ergün, bu belgelerde reel sektörün ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçlara çözüm olacak eylemleri belirlediklerini, eylemlerin hangi kurumlar tarafından ne zaman gerçekleştirileceğini de bir takvime bağladıklarını söyledi.
Sanayi Stratejisi'nin ilk uygulama, izleme ve değerlendirme raporunu hazırladıklarını ve birçok eylemde önemli mesafeler aldıklarını anlatan Ergün, gerçekleşme oranıyla performans kriterlerini karşılaştırdıklarında, gerçekleşen rakamların hedeflerin üzerinde olduğunu bildirdi.
Ergün, stratejik planların en önemli faydalarından birisinin de farklı stratejilerin birbirini destekler mahiyette hazırlanması ve politikaların birbiriyle uyumunun sağlanması olduğuna işaret ederek, bugün farklı alanlarda uygulanan bu stratejilerin birbiriyle uyum içinde olmasının, siyasi istikrarın ne kadar değerli bir unsur olduğunu da gösterdiğini dile getirdi.
"TÜRKİYE NİTELİKLİ ÜRETMEYE VE TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLMAYA ODAKLANMALI"
2011–2016 dönemini kapsayan Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Strateji ile 2011–2014 yıllarını kapsayan Sanayi Stratejisinin büyük bir uyum içinde gerçekleşeceğine değinen Ergün, ''Bu belgelerin nihai hedefi, ülkemizi Avrasya'nın üretim ve teknoloji merkezi haline getirmektir. Burada bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum; Türkiye'nin hedefi artık sadece daha çok üretmek ve üretim merkezi haline gelmek değildir. Nitekim bugün burada sadece bir sanayi kongresi değil, aynı zamanda bir inovasyon sergisi de gerçekleştiriyoruz. Türkiye artık nitelikli üretmeye ve teknoloji üssü olmaya odaklanmaktadır. Üretim ve ihracat içinde ileri teknolojili ürünlerin payını yüzde 20'ler seviyesine çıkarmakla meşgulüz. Yüksek katma değerli ürünler üretmekle meşgulüz'' diye konuştu.
OTOMOTİVDE ÜRETİM VE MONTAJ KONUSUNDA BAŞARI
Otomotiv sektörünün, bu açıdan çok güzel bir örnek teşkil ettiğine değinen Ergün, Türkiye'nin yarım asırdan fazla bir süredir faaliyet gösterdiği bu sektörde, üretim ve montaj konusunda çok başarılı olduğunu söyledi.
Ergün, kendilerinin ancak bu başarıyla yetinmediklerini ifade ederek, ''Türkiye'nin otomotivde tasarım merkezi olması, daha fazla katma değer üretmesi, kendi marka ve modellerini oluşturması ve yeni nesil çevre dostu teknolojilerde de bir merkez olması için çalışıyoruz. Bu açıdan baktığımızda, önümüzdeki sürecin iki temel özelliği olacaktır. Türkiye'nin bir yandan halihazırda faal olduğu otomotiv, makine, seramik ve tekstil gibi sektörlerde daha yüksek katma değerli bir üretime geçişi sağlamak, ikincisi ise bilişim, yazılım, nanoteknoloji ve biyoteknoloji gibi alanlarda da önemli bir ivme yakalamaktır'' şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'YE YENİ YATIRIMLAR
Ergün, sanayicilere gerekli şartlar hazırlandığında neleri başarabildiklerini ve gelecekte neleri başarabileceklerini kanıtladıklarını söyledi.
Son yıllarda bilim ve teknoloji kapasitesini artırmak için yürütülen programların sonuçları hakkında bilgi veren Ergün, şu andaki rakamlara göre 2011 sonunda 100 binin üzerinde marka başvurusuyla Türkiye'nin Avrupa'da ilk sıraya yükseleceğini belirten Ergün, Türkiye'de patent başvurusu artış hızının, gelişmiş ülkelerin çok üzerinde olduğuna işaret etti.
"YENİ DESTEK MODELLERİ OLUŞTURACAĞIZ"
Ergün, ''Hedefimizi yüksek tutmaya devam ediyoruz. Hem mevcut destekleri iyileştirecek hem yeni destek modelleri oluşturacağız'' dedi.
Bakan Ergün, yeni teşvik sisteminin yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılacağını ifade ederek, Türkiye'nin istikrarlı ortamı, genç nüfusu, coğrafi konumu gibi doğal teşvik unsurlarına sahip olduğunu söyledi.
Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dünyada önemli sermaye kaynakları yeni yer ve yatırım arayışları içerisindedir. Her gün değişik firmaların 'Türkiye'de ne yatırım yapabiliriz' diye araştırmalar yaptığını görüyor ve biliyoruz. Bu nedenle Türkiye'nin Avrupa ve ABD'deki gelişmelerden sonra Avrupa ve Ortadoğu'daki sermaye için önemli bir yatırım adresi haline geleceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl özellikle petrokimya ve otomotiv gibi katma değeri yüksek sektörlerde ciddi yatırımlar bekliyoruz.''
Artık kamunun projelerini, yüksek satın alma gücünü, organizasyon kabiliyetini sadece bazı ürünleri ucuza satın almak için kullanmayacaklarını dile getiren Ergün, bunların üretim ve teknolojisinin de Türkiye'de gelişmesi için bir kaldıraç olarak kullanmak için önümüzdeki dönemde daha fazla fırsat olacağını kaydetti.
Önümüzdeki hafta asansör firmaları, inşaat sektörü temsilcileri ve TOKİ yetkililerini bir araya getireceklerini ve güçlü bir inşaat sektörüne sahip Türkiye'den bir markanın çıkması için neler yapılabileceğini değerlendireceklerini anlatan Ergün, birbiriyle bağlantılı sektörlerin birbirini daha iyi tanıma ihtiyacı içinde olduğunu dile getirdi.
Bu ayın sonuna doğru da, tıbbi cihaz üreticileriyle kamuyu buluşturan bir organizasyon gerçekleştireceklerini söyleyen Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dışarıda sattıkları malı, kendi hastanelerimize satamayan firmalarımız var. Kamuda kendi geliştirdiğimiz yeni geliştirdiğimiz teknolojileri kullanmama alışkanlığı var. Kamu olarak ARGE çalışmasını desteklemişiz, sonunda ürün çıkmış, bu firma kamu ihalesine giriyor, kamu otoritesi bazen 'İş bitirme belgesi var mı, sen bunu kime sattın' diyor. 'Biz bunu yeni geliştirdik. Beni destekleyen de devlet' deniyor. Yok, sen dünyanın başka yerlerinde el aleme sat, sonra biz bakalım. O zaman gelebilirsin'. Kamudaki bu yaklaşımın değişmesi lazım. En azından engel çıkarma. Onun iş bitirme belgesi, kamunun onun ARGE'sini desteklemesi olsun.''
"HERKES DALGA GEÇMEYİ BIRAKACAK"
Nihat Ergün, ''Eğer dalgaları yöneterek geleceği tasarlayacaksak, önce dalga geçmeyi bırakmamız lazım. İşi ciddiye almamız lazım. Özel sektör dalga geçmeyi bırakacak, işine dört elle sarılacak. Kamuysa, kamu dalga geçmeyi bırakacak. Herkes birbiriyle paralel düşünecek ki, dalgaları yönetelim ve geleceği ona göre tasarlayalım'' dedi.
Dış ticaret açığı verilen bu sektörlerde KOBİ'leri büyümeleri ve ARGE becerilerini artırmaları için desteklediklerini belirten Ergün, tıbbi cihaz sektöründe de Türkiye'yi ithalatçı konumdan çıkarıp üretim ve teknoloji merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
Ergün, tsunamiyi okyanusun ortasında keşfetmenin zor olduğunu, kıyıya yaklaştıkça anlaşıldığını, o yüzden bazı şeyleri önceden görmeye çalışmak gerektiğini söyledi.
Türkiye'de üniversitelerin bilginin ticarileşmesi konusunda odaklanması gerektiğini ifade eden Ergün, ''Zenginliğin gerçek kaynağı olarak bunu görmeye ihtiyacımız var. Bunu göremezsek, değişim rüzgarlarını hissetmemiş oluruz. Değişim rüzgarlarından korkup etraflarına duvar örenler, o duvarın altında kalırlar. Değişim rüzgarlarını bir fırsat olarak görmek lazım. Duvar örmeyi bırakmak, rüzgar gülü yapmak lazım. Biz dalgaları eğer iyi yöneteceksek ve geleceği ona göre tasarlayacaksak, değişim rüzgarlarını iyi okuyacaksak, rüzgar gülü yapmamız, etrafımıza duvar örmemizden çok daha faydalı bir iş olacaktır'' diye konuştu.