Okullar Yaratıcılığı Öldürüyor mu? |
TED Hikayeleri
İnsanın doğasındaki yaratıcılık aldığı eğitimle doğru orantılıdır. Küçük bir çocukken başlar sorular, “Büyüyünce ne olacaksın?”. Aslında her yaşta farklı cevaplar vermişizdir bu soruya, büyüdükçe daha da değişen cevaplar. Ama ilerde ne olacağımız hakkında hiçbir zaman kesin bir fikrimiz olmamıştır. Çoğumuz puanımız yettiği için mühendis, öğretmen ya da doktor olduk. Fakat hayalimiz de bu meslekler olduğu için bu alanlara yönelmedik. Kısacası eğitim sisteminin yönlendirdiği bölümlerde okuyacağız, okuyoruz ya da okuduk.
12.10.2013 tarihli yazı 12081 kez okunmuştur.
Peki, eğitim sistemi bizi yönlendirdiği yerde bizi iyi yetiştirebiliyor mu? Bize iyi eğitim verebiliyor mu? Yeteneklerimizi ortaya çıkarmak için yeterlimi? Öğrenciler, kendilerini yetiştirmek için yeterince çalışıyormu?
Sadece ülkemizde değil dünyanın birçok yerinde eğitim sistemi yaklaşık olarak aynıdır. Ken Robinson eğitim sistemini eleştiriyor. Eleştirirken de çarpıcı tespitlerini akıcı bir dille anlatıyor.
Eğitime Küçük Yaşlarda mı Başlanmalı?
Şimdi okula başlayan çocuklar yaklaşık olarak 2070 ler de emekli olacak. Dünyanın 5 yıl sonrasında bile neye benzeyeceği tahmin edilemezken biz çocukları belirsiz bir gelecek için eğitmeye çalışıyoruz. Ken Robinson’a göre bu duruma böyle baktığımızda temel sorun tahmin edilememezlik olduğunu ve bunun çok tehlikeli boyutlarda olduğunu söylüyor.
Her şeye rağmen çocukların olağanüstü kapasitesi hakkında hemfikiriz. Çocuklar oldukça yaratıcıdır ve yanlış yapmaktan korkmaz. Bir çocuğa yapmaması gerektiği bir şeyi söylediğinizde genelde çocuklar bunu tekrar yaparlar.
Aslına bakarsınız birçok bilgiyi de yanlış yaparak öğreniyoruz. Mesela günümüzde laboratuvarlarda her gün binlerce deney(deneme) yapılıyor birçoğunda yanlış yapıldığı fark ediliyor ve yanlış düzeltilerek yeniden yapılıyor. Bu olay sürekli devam ediyor. Ama en sonunda doğru sonuca ulaşabiliyoruz. Yani aslında yanlış yapa yapa doğruyu bulmayı öğreniyoruz.
Ken Robinson yanlış yapmakla ilgili fikrini ise şöyle açıklıyor, “Eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilseniz, hiçbir zaman orijinal bir şey bulamazsınız.”
Eğitim Sisteminde “HATA”nın Yeri
Ken Robinson’un dediği gibi, eğer yanlış yapmaya hazırlıklı değilsek büyüdükçe kapasitemizi yitiriyor, yanlış yapmaktan korkar hale geliyoruz. Eğitim sistemimizi şu anki haliyle düşündüğümüzde yapacağımız en kötü şey “hatalar” dır. Eğitim sistemi bizi yaratıcılık özelliğimize yönelik değil aksine yaratıcılıktan uzak bir şekilde eğitiyor.
Küçük yaşlardan beri devam ettiğimiz eğitim hayatımız boyunca birçok sınava girmişizdir ve hala girmeye de devam ediyoruz. ÖSYS, ÖSS, YGS, LYS, vize sınavları, final sınavları ve hatta ilkokulda, lisede olduğumuz yazılılar. Peki ya bu sınavların hepsinden tam puan alabildik mi? Belki bazılarından aldık ama hepsinden alamadık. Buna rağmen hangimiz hocamızın yanına gidip de yanlışlarımıza baktık? Ya da hocalarımız bize yanlışlarımızı gösterdi mi? Vize sınavında yaptığımız hatayı final sınavında da yapmışınızdır belki. Şunu unutmamamız gerekir ki girdiğimiz sınavlarda yaptığımız yanlışlar aslında bizim doğrularımızdır. Çünkü bilgi öyle öğrenilmiştir ve öylede kalmıştır. Eğer yanlışlarımızı düzeltmek için çaba sarf etmezsek ya da hocalarımız bizi yanlış yaptığımız yerlerde uyarmazsa belki de şimdi aynı yanlış bilgileri hala kullanmaya devam ederiz. Hatalarımızdan puan kırıldığı zamanlar, hatta yaptığımız 4 yanlışın bildiklerimizi de götürmesi yerine eğitim sistemi bizim yanlışlarımı doğruya çevirmek için yeterli midir? Eğitim sistemimiz bizim hatalarımızı doğruya çevirmek için ne kadar eğitebiliyor?
Arkanıza yaslanıp düşündüğünüz de bildiğiniz bilgilerin yüzde olarak kaçının doğruluna eminsiniz?
Arkanıza yaslanıp düşündüğünüz de bildiğiniz bilgilerin yüzde olarak kaçının doğruluna eminsiniz?
Eğitiminizi Yetenekleriniz Doğrultusunda mı Alıyorsunuz?
Aldığımız eğitimi %100 olarak bizim belirlemediğimiz kesin. Ailemiz, arkadaşlarımız, hayat koşulları gibi birçok etken vardır. Mesela müziğe yetenekli biri müzisyen olmak istediğinde, ilk tepkiyi ailesinden alabilir. “İş bulamazsın, para kazanamazsın” derler genelde. Bu yüzden ailelerin genelde tercihleri tıp, mühendislik gibi bölümlerden oluyor. Bu meslekleri garanti olarak görüyorlar. Nedenini ise değişik şeylere bağlayabiliriz. Popüler olması, komşu tavsiyesi ya da baba mesleği olabilir.
Bunun yanında bir arkadaşınıza “ ben futbolcu olacağım” dediğinizde, sizin hevesinizi kıracak sözler söyleyebilir. “Sen futbolcu olamazsın” diyebilir. Sizin yeteneğiniz küçümsenebilir. Bu yüzden de aslında yeteneklerimizi bir kenara bırakıp çevremize göre kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Tabi bunun ne kadar doğru olduğu tartışılabilir. Bunun yanında yeteneklerimize göre eğitim almak için eğitim sisteminde ne gibi değişiklikler olması da ayrı bir tartışma konusu.
Lisans Diplomasının Önemi Kaldı mı?
Ken Robinson, bu durumu şu şekilde açıklıyordu, “Ben öğrenciyken lisans diplomanız varsa işinizde vardı. Eğer işiniz yoksa bu istemediğiniz içindi. Önceden lisans diplomasına ihtiyacınız varken, artık mastera ihtiyacınız var.“
Şimdi tartışalım, eğitim sistemimizin bizi daha iyi yetiştirmesi, bizim yaratıcılığımızı ortaya çıkarması için neler değişmeli? Ya da sizin için mevcut eğitim sistemi yeterli midir? Yoksa Ken Robinson söylenebilicek herşeyi söylemişmidir?
Şimdi tartışalım, eğitim sistemimizin bizi daha iyi yetiştirmesi, bizim yaratıcılığımızı ortaya çıkarması için neler değişmeli? Ya da sizin için mevcut eğitim sistemi yeterli midir? Yoksa Ken Robinson söylenebilicek herşeyi söylemişmidir?
Ken Robinson'un eğitim sistemi hakkındaki konuşmaları,
YORUMLAR
Aktif etkinlik bulunmamaktadır.