Makineleşen dünyada doğanın dengesinin daha hızlı bozulması kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmektedir. Doğal su kaynaklarının kirlenmesi, küresel ısınmaya bağlı olarak kuraklık, enerji kıtlığı ve erozyon ile yaşanan toprak kaybı bunlara bir örnek olarak gösteriliyor. Ancak bir başka sonuç var ki, insanlığın sonunu doğrudan ilgilendiriyor; biyoçeşitliliğin azalması ve bazı canlı türlerinin nesillerinin tükenmesi olarak ifade edilebilir. Toplu ölümlerle adı sıkça anılmaya başlayan arıların ekolojik dengede muazzam bir yeri bulunuyor. Toplu arı ölümlerine kesin bir neden bulunmasa da bilim adamlarına göre yine insan kaynaklı olarak baz istasyonlarının yaydığı sinyaller, tarımsal ilaçlar ve küresel ısınma gibi etkenler arıların yollarını şaşırmalarına ve kaybolmalarına yol açıyor.

 

Arıların İnsanlık İçin Önemi

Doğadaki bir çok sistemin kendi içinde, insan hayatı için önem arz ettiği söylenebilir ancak arıların bu konuda çok farklı bir yeri bulunuyor. Albert Einstein, bu durumu “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz.” Sözüyle çarpıcı olarak açıklamıştır.

Arıların, doğal dengedeki çok sayıdaki işlevlerinden en önemlisi; tozlaşma. Tozlaşmanın yapılamaması, aynı zamanda çiçekli bitkilerin üreyememesi anlamına gelmektedir. Bu durum beraberinde doğadaki bir çok canlının yok olmasına ve doğrudan ekolojik sistemin bozulmasına neden olur. 130 bin’den fazla bitkinin döllenmesinde etkisi bulunan arıların nüfusunun azalması, bir çok ülkede gıda krizinin habercisi olarak öngörülüyor.

 

Tehlikeye Karşı Mekanik Çözüm: Robot Arılar

Doğanın dengesinin olası bozulma krizine karşı, bozulmanın nedeni olan makineleşme üzerine bir çözümün sunulması ironik görülebilir. Harvard Üniversitesi’ndeki çalışma, bozuk para büyüklüğündeki robot arıların, polen taşımacılığında kullanılabilir düzeye getirilebilmesi üzerine odaklanmış durumda. RoboBees olarak adlandırılan bu arılar, dünyanın uçabilen en küçük robotu olmayı başardı bile. 3 cm genişliğinde ve 80 mg ağırlığında olan RoboBee’nin şu andaki en büyük sorunu en fazla 15 dakika uçabilmesi ve enerji yenilemede yaşadığı sıkıntılar olarak belirtiliyor.
 

► İlginizi Çekebilir: Geleceğin Biyomakinelerine Adım Adım | Biyo-Robotlar

RoboBee teknolojisi bilim adamlarına göre önümüzdeki 10 ile 15 yıl içinde sorunları çözülmüş ve kullanılabilirliği düşünülen bir fikir haline gelecek. Bu yıllar içinde robot arıların, kendi kendileri uçabilmeleri, hızlı ve iyi uçuş yapabilmeleri, polen toplarken kovanın diğer üyeleriyle iletişim halinde bulunabilmeleri gibi sorunların araştırılması bekleniyor.
 

Projede yer alan araştırmacılardan Profesör Robert Wood, doğal arılarda olduğu gibi tek bir lidere bağlı olmayan kendi içinde koordine halinde çalışabilen binlerce bireyin oluşturduğu bir sürünün daha verimli olabileceğini belirtti. Wood’a göre kovan, bir grup robot arının görevini başarıyla yerine getiremediği durumlarda bile mevcut hedefi tamamlamak adına esnek tasarlanmalı. RoboBees projesinin resmi sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Greenpeace, geçtiğimiz aylarda kısa bir video yayınlayarak robot arıların, yeni nesil arı türü olarak kabul edilip doğal arıların yerini alması mı yoksa doğal dengenin korunmasına yönelik faaliyetlerin arttırılarak dünyanın korunması mı öncelik taşımalı sorusunu gündeme getirdi.
 

Günümüzde doğanın dengesini korumak ve hatta düzenlemeyi düşünmek, insanların en önemli vazifesi ve çabası haline gelmiştir. Bu konuda yapılan sayısız çalışma, araştırma, kurulan örgütler ve yürütülen faaliyetler bu sorumluluk hissini gözler önüne sermektedir. Ancak doğanın kendisi, ekolojik dengesini kararlı bir yapıyla devam ettirebilmektedir. Bozulmalar ne kadar ileri seviyeye gelirse gelsin, teknolojik çözümlerle edilecek her müdahalenin sonucu tahmin edilemeyecektir. Robot arı fikri de bu çözümlerden sadece birisi.


Kaynak:

► robobees.seas.harvard.edu
► bgr.com