elektrik port üyelik servisleri elektrik port üyelik servisleri

Enerji İçin Sınırları Zorluyoruz!...

Türkiye ve Dünya'nın gündeminden düşmeyen 'Enerji sektörünü' bu ay sizler için araştırdık. Zorlu Enerji Grubu Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Topuz, enerji ve santraller konusundaki sorularımızı cevaplarken, Türkiye'deki kurulu güç hakkında fikir edinmemize de yardımcı oldu.



A- A+
04.08.2010 tarihli yazı 4985 kez okunmuştur.

Zorlu Holding enerji sektörüne ilk olarak hangi tip santralle adım attı? Yapılan bu ilk santral, ne kadarlık enerji üretiyordu, kısaca bahseder misiniz?





Zorlu Holding, enerji alanındaki faaliyetlerine ilk 1993 yılında, Zorlu Tekstil'e ait fabrikaların enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla bir otoprodüktör şirket olarak başladı. Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.'nin kurulmasının ardından 1997 yılında ilk Lüleburgaz doğal gaz kojenerasyon santralini devreye aldık. İlk kurulduğunda kurulu gücü 7 MW olan Lüleburgaz doğal gaz santralinin kapasitesi aradan geçen 13 yıl içinde 115.3 MW'a ulaştı.





Şu an Ankara, Yalova, Bursa, Lüleburgaz ve Kayseri'de 5 doğal gaz, 7 hidrolik, 1 rüzgar, 1 jeotermal ve 1 motorin olmak üzere 15 santralde toplam 738 MW'lık elektrik üretim kapasitesine sahibiz.





- Santrallerinizde enerji üretmek için kullandığınız hammaddeleri nerelerden tedarik ediyorsunuz?





Doğal gaz santrallerimiz için gazı bugüne kadar BOTAŞ'tan ve kendi üretim kuyularımızdan temin ettik. Ancak doğal gaz toptan satış piyasasının gelişmesiyle birlikte tedarikçi ağımız da genişlemeye başladı.





- Uzun yıllar enerji sektöründe bulunmuş bir şirket olarak; en çok hangi tip santrallere ağırlık veriyorsunuz? Uzun vadede düşündüğümüzde (15-20 yıl) hangi santralin daha ekonomik olduğunu söyleyebilirsiniz?





Grup olarak uzun vadede yenilenebilir enerji yatırımlarına öncelik veriyoruz. Yenilenebilir ve yerli enerji kaynaklarıyla üretim, hammadde girişi yurtdışına bağımlı olmadığı ve kaynağını doğadan aldığı için, üretim teknolojisi şu an maliyetli olmakla birlikte, zamanla daha ekonomik çözümler geliştirilecektir.





- Tesis ettiğiniz santrallerin bakım ve onarım hizmetlerini veriyor musunuz?





Zorlu Enerji Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Zorlu O&M adlı şirketimizle, Zorlu Enerji'ye ve sektördeki diğer enerji şirketlerine bakım ve işletme hizmetleri sağlıyoruz. 2000 yılında kurulan Zorlu O&M, enerji tesisleri işletme ve bakımı alanında kurulmuş ilk ulusal şirket olma özelliğini taşıyor. Şirket, yurtiçi ve yurtdışında pek çok sanayi tesisi ve enerji üretim şirketine, devreye alma, bakım ve işletme hizmetleri veriyor.





- Yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretme konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?





Ulusal enerji sektöründe kilometre taşı olduğuna inandığımız 135 MW kurulu güce sahip, şu an Türkiye'nin en büyük RES'i Gökçedağ Rüzgar Santrali'ni Haziran ayında tamamladık. 210 milyon Avro yatırım bedeli ile hayata geçen Gökçedağ RES yılda yaklaşık 500 milyon kWh elektriği sıfır CO2 salımıyla üretecek ve yılda 300 bin ton karbondioksit eşdeğeri cinsinden seragazı azaltımı sağlayacak.





Gökçedağ RES ile Türkiye'de pek çok proje için öncü olabilecek çalışmalara imza attık. EcoSecurities Group ile 2008 yılının Ocak ayında, Kyoto Protokolü teşvik mekanizmaları arasında yer alan Karbon Emisyon Satış Sözleşmesi imzaladık. Gökçedağ RES, Karbon Emisyon Satış Sözleşmesi sonrasında geçen iki yıl içinde Gold Standard kriterlerini de tamamladı ve Gönüllü Emisyon Azaltımı piyasasında Gold Standard ile tescil edilen dünyanın en büyük projesi oldu. Santral çevreye duyarlı yaklaşımı ve teknolojisi nedeni ile 2009 yılında, Doğa Savaşçıları Derneği ve Derneğin üye olduğu İstanbul Çevre Konseyi tarafından verilen çevre ödülünü, 'doğa, çevre ve hayvan haklarına saygılı yatırım' kategorisinde kazandı.





Türkiye için önemli bir yenilenebilir enerji kaynağı olan jeotermal alanında ise çalışmalarımız üç farklı sahada sürüyor; Denizli-Kızıldere, Kütahya-Simav ve Manisa-Alaşehir.





Denizli'deki Kızıldere jeotermal sahasında yürüttüğümüz çalışmaları kısa ve uzun vadede olmak üzere iki aşamada planladık. Kısa vadede verimliliğin artırılmasını amaçlayan çalışmalar yürüttük. Diğer çalışma ise reenjeksiyon sistemine ilişkindi. Kurduğumuz sistem ile enerji üretiminden sonra kalan atık jeotermal suyun tamamını yeniden kuyulara enjekte ediyoruz. Böylece çevreye zarar vermeden rezervuarın su seviyesi ve sürdürülebilirliğini koruyoruz.





Uzun vadedeki hedefimiz ise, Kızıldere'de, 77 MW'lik kurulu güce ulaşan Türkiye'nin en büyük jeotermal santralini inşa etmek. Kızıldere jeotermal santrali ile hem yöresel istihdamı hem de doğal tarımı desteklemeyi hedefliyoruz. Santralde elektrik üretiminin yanı sıra ısı üretimi de yaparak bölgede seracılık ve termal turizm başta olmak üzere yeni iş alanlarının oluşmasına katkı sağlamayı planlıyoruz. Simav Jeotermal Sahası'nda ise arama faaliyetlerimiz devam ediyor. Türkiye'nin keşfedilmiş önde gelen jeotermal sahalarından biri olan Simav grabenindeki arama ruhsatımız 3000 hektarlık bir alanı kapsıyor. Simav grabeninde farklı sıcaklıklarda jeotermal kaynak ve kuyuların bulunduğu Naşa, Çitgöl ve Eynal jeotermal sahaları yer alıyor.





Alaşehir jeotermal sahasında yürüttüğümüz çalışmalarda da umut verici sonuçlara ulaştık. 30 yıllığına işletme ruhsatına sahip olduğumuz Alaşehir jeotermal sahasında açtığımız Alkan-I jeotermal sondajını, Batı Anadolu'daki iki önemli grabenden biri olan Gediz grabeninde gerçekleştirilen en önemli jeotermal keşfi olarak değerlendirilebiliriz.





Ülkemizin hidrolik kaynaklarının değerlendirilmesi yönünde ise, Dalaman Çayı üzerinde devam den HES projelerimizde ÇED süreci tamamlandı. Çay üzerindeki 124 MW kapasiteli Sami Soydam ve 80 MW kurulu güce sahip olacak Narlı hidrolik santralleri için finansman ve yatırım öncesi hazırlık çalışmalarımızı tamamladık.





- Gündeminizde Nükleer Santral kurma projesi var mı? Bu enerjiye nasıl bakıyorsunuz?





Türkiye Çernobil kazasının olumsuzluklarını yaşamış bir ülke. Bu nedenle ülkemizin nükleer yatırımlara hassasiyeti çok yüksek. Eğer bu konuda yatırımlar hız kazanacaksa, STK'ların, kamuoyunun, yatırımcının, yerel ve merkezi yönetimlerin bir araya gelerek ortak bir anlayış içinde hareket etmesi gerekiyor. Nükleer ve kullanılacak teknolojilerin güvenliği konusunda halkımız yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Bu da korkuların ve çekincelerin artmasına neden oluyor.





Halkın ve STK'ların soru işaretlerine rağmen nükleer yatırımlarının hayata geçirilmesinin önemli sorunları da beraberinde getireceğini düşünüyoruz.





- Ar-ge faaliyetlerinize, cironuzun yaklaşık olarak ne kadarını aktarıyorsunuz?





AR-GE alanındaki en güncel çalışmamız kömür gazlaştırma teknolojisine dayalı enerji üretim pilot tesisi ile ilgili faaliyetlerimiz. Tesisi, TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) işbirliği ile kuracağız. Kömür gazlaştırma teknolojisine dayalı elektrik üretimine yönelik AR-GE çalışmaları ile, kömürün çevreye olan zararlı etkisini minimuma indirmeyi hedefliyoruz. Bu çalışma ile kömür kısmi yanmayla gaz haline getirilecek ve elde edilen gazın temizlenmesi sonucu içindeki kirletici gazlar ve partiküller tutulacak. Böylelikle elde edilen kömür gazı, doğal gaz gibi temiz ve çevreye zarar vermeyen bir hale getirilecek. Bunun için, 9 milyon TL'lik bir yatırım yapılması planlanıyor.





Deneyimlerini ve zamanını bizimle paylaştığı için Sn. Gökmen TOPUZ'a, Elektrikport.com ekibi olarak teşekkür ediyoruz. Yayınlanmasını istediğiniz röportajlar için, iletisim@elektrikport.com adresine görüş ve önerilerinizi bildirebilirsiniz.


ANKET
Endüstri 4.0 için En Hazır Sektör Hangisidir

Sonuçlar
Aktif etkinlik bulunmamaktadır.