Görüntülemede Yeni Bir Tarz

Bütün kameralar ışığın şiddetini görüntüleme çiplerine ışığın ulaşması sayesinde anlarlar. Renk filtreleri ise ışınları dalga boylarına göre sıralayarak ek bir veri sağlar. Ancak ticari olarak üretilen ve henüz yapım aşamasında olan görüntüleme mekanizmaları da dahil olmak üzere yeni aygıtlar üçüncü bir bilgiyi algılayabiliyorlar, o da “Açı”. Bu özellik sahnede bulunan nesnelerin derinliklerini ölçmek için bir düzlem üzerine odaklanmanın ötesine geçiyor.

A- A+

01.01.2012 tarihli yazı 4900 kez okunmuştur.

Açıyı ve ışık şiddetini algılayabilen kameralar da çekilmiş karelerde tekrar odaklanmayı sağlayacak. Lenssiz kameralar ve tek bir kamera ile oluşturulan 3 boyutlu görüntüler diğer çalışma konularından bazıları. Cornell Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği bölüm profesörü Alyosha Molnar CMOS görüntüleyicileri için açıya duyarlı pikseller geliştirmişti. Her piksel bir birinden farklı hizada bulunan iki adet kırılma ızgarasının altındaki ledlerden oluşuyordu. En tepedeki ızgarada gerçekleşen kırılma aşağıda ki ızgarada bir kesişim yüzeyi oluşturuyordu. Bu yüzeyin aşağıdaki ızgarayla hizalanmasına bakılarak ışık aşağıdaki lede geçiyor ya da bloke ediliyordu. Dolayısıyla ışığın parlaklığı veya solukluğu ışığın geliş açısına bağlı oluyordu.

Bir fotoğrafı oluşturmak için farklı açılarda duran bir çok piksele ve farklı miktarda kırılma ızgarasına ihtiyaç duyuluyordu. Hepsi birleştirildiğinde ve yapılan ölçümler Foruier Transformasyonu gibi bir yöntemle işlendiğinde kullanıcının seçine bağlı olan bir odaklanma sağlanmış oluyordu. Çip size standart resmin hesaplamalar sonucu dönüştürülmüş halini verir diyor Molnar. Ve siz onu tekrar dönüştürüyorsunuz..Molnar günümüzdeki akıllı telefonların bir gün bu teknolojiyi kullanarak 3 boyutlu görüntüler oluşturabileceğini söylüyor.

Molnar’a göre açıya duyarlı piksellerin üretimi, ızgaralar detektörün içerisinde bulunan kablo katmanlarının içerisine yerleştirildiğinden az bir maliyet oluşturmalı. Kırılma ızgaraları ara bağlantı düzenini değiştirerek kolayca eklenebilir. Aralıktaki IEEE Elektron Aygıtları Toplantısında Molnar’ın sunacağı yeni bir yaklaşım ise ızgaraları detektörün üzerinde bulunan cam bir yüzeye yerleştirmek olacak. Böylelikle daha az ışık bloke edilmiş ve aynı kırılma yöntemi izlenmiş olacak. Bu da aygıtı daha hassas bir hale getirecek.

Molnar kendi yaklaşımın şu an üretimde bulunanlardan daha az bir maliyet oluşturacağını söylüyor. Kaliforniya, Mountain View’de bulunan Lytro isimli şirket fotoğrafı çektikten sonra odaklanan kamerayı tanıttı. Siparişler ekimde alınmaya başlayacak ve teslim işlemlerine 2012 de başlanacağını temin ediyor. Ürün Stanford’ta geliştirilen teknolojiye dayanıyor.

Detektör üzerinde bulunan bir dizi mikrolens aygıtın kalbini oluşturuyor. Mikrolensler detektörde farklı açılardan ve piksellerden gelen ışınlara odaklanıyor böylelikle farklı derinliklerdeki görüntüler düşük çözünürlükle de olsa elde edilebiliyor.

Raskar daha farklı bir yaklaşıma sahip. Kameranın lensleri ve görüntü algılayıcı çipler arasına belli bir düzene sahip camlar yerleştiriyor. Ekran lense ulaşan ışınları geliş açılarına bağlı olarak seyreltiyor. Raskar kullandığı yöntemin mikrolens tekniğinde kullanılanla aynı olduğunu söylüyor ve bu yöntemin herhangi bir çözünürlük kaybına yol açmadığını söylüyor. Aşkar Lytronun kullandığı yöntemin tüketicilere daha cazip gelebileceğini çünkü kendi yönteminin çok fazla hesaplama gücü gerektirdiğini söylüyor.

Molnar kendi tekniği Lytro’nunki ve Raskar’ın kullandığı yöntemin üçününde fotoğrafçılık hesaplama konseptini ileri taşıyacağını söylüyor. Aşkar bu durum kamera kavramını yeniden tanımlıyor diye ekliyor. Filmleri ve dijital ortamı düşündüğümüzde fotoğraflama teknolojisinde herhangi bir çeşitlilik göremiyoruz ancak şu an ikinci nesil kameralarla tanıştığımız düşünüyorum diyor ve bu teknoloji sizi sıradan film kamerasının yapabildiklerinden çok daha öteye götürecek

Alican YEKSAN