elektrik port üyelik servisleri elektrik port üyelik servisleri

Hangisi Daha Çevreci ? Elektrikli Otomobil |
İçten Yanmalı Motorlu Otomobil

Günümüzde otomotiv sektörü, elektrikli araçlar ile içten yanmalı motorlu araçlar arasında büyük bir dönüşüm yaşamaktadır. Elektrikli araçların çevreye zarar vermediği ve sıfır emisyon sağladığı gibi iddialar sıkça dile getirilirken, içten yanmalı motorlu araçların doğaya büyük zarar verdiği savunulmaktadır. Peki, gerçekten durum böyle mi? Bu yazıda, hem üretim hem de kullanım süreçlerini karşılaştırarak çevresel etkilerini değerlendireceğiz.



A- A+
24.03.2025 tarihli yazı 187 kez okunmuştur.
Üretim Sürecinde Çevresel Etkiler Otomobil üretimi, yalnızca kullanım sürecinde değil, üretim aşamasında da ciddi miktarda karbon salınımına yol açmaktadır. İçten yanmalı motorlu araçlar üretim aşamasında büyük oranda demir, çelik ve alüminyum gibi temel metaller kullanmaktadır. Bu metallerin madenden çıkarılması, işlenmesi ve eritilmesi sırasında yüksek miktarda enerji tüketilmektedir. Ortalama olarak, bir içten yanmalı motorlu otomobilin üretimi sırasında yaklaşık 7-7,5 ton karbondioksit salınımı gerçekleşmektedir. Küçük otomobiller için bu değer 6 tona, büyük motorlu ve SUV tipi araçlar için ise 8 tona kadar çıkabilmektedir.


Peki, elektrikli otomobiller göründüğü kadar masum mu?

Elektrikli otomobillerin üretiminde ise işin rengi biraz değişmektedir. Otomobilin kendisinin üretimi yaklaşık 6 ton karbondioksit salınımına neden olurken, pil üretimi bu değeri ciddi oranda artırmaktadır. Ortalama menzile sahip (200-250 km) bir elektrikli aracın batarya üretimi 6 ton karbondioksit salınımı yaratmaktadır. Uzun menzilli (500-600 km) elektrikli araçlarda ise batarya üretimi 12 tona kadar çıkabilmektedir. Sonuç olarak, standart bir elektrikli otomobilin üretimi 12 ton, uzun menzilli bir elektrikli otomobilinki ise 18 ton civarında karbon salınımına yol açmaktadır. Bu da, içten yanmalı motorlu bir aracın üretiminden 2-2,5 kat daha fazla çevresel etkiye sahip olduğunu göstermektedir.

Bunun başlıca nedeni, bataryaların üretiminde kullanılan lityum, nikel ve kobalt gibi metallerin madencilik ve işleme süreçlerinde yüksek enerji tüketimi gerektirmesidir. Örneğin, lityumun ton başına maliyeti 15.000 dolar, nikel ve kobaltın ise 12.000 dolar civarındadır. Buna karşın çelik üretimi için ton başına 600 dolar gibi daha düşük bir maliyet söz konusudur.



 

Kullanım Sürecinde Çevresel Etkiler


Araçların kullanım aşamasında çevreye olan etkilerini değerlendirmek için, yakıt tüketimi ve toplam karbon salınımını göz önünde bulundurmalıyız. İçten yanmalı motorlu otomobiller, petrol türevli yakıtları kullanarak çalışır ve bu süreçte egzoz gazları atmosfere salınır. Ortalama olarak, 150.000 kilometre boyunca kullanılan bir içten yanmalı araç 30 ton karbondioksit salınımına sebep olmaktadır. Üretim sürecinde oluşan karbon salınımı da eklendiğinde, toplamda 37-38 ton karbon salınımı ortaya çıkmaktadır.


►İlginizi Çekebilir: Atmosferik Motor mu? Turbo Motor mu?
 

Elektrikli araçların kullanım sürecinde ise doğrudan egzoz emisyonu olmamakla birlikte, tükettiği elektriğin nasıl üretildiği büyük önem taşımaktadır. Günümüzde dünya genelinde elektriğin büyük bir bölümü fosil yakıtlardan (doğalgaz, kömür ve petrol) elde edilmektedir. Doğalgaz ile çalışan santrallerin verimi %45, kömürle çalışan santrallerin ise %35 civarındadır. Üretilen elektriğin taşınması sırasında da yaklaşık %10'luk bir kayıp yaşanmaktadır. Dolayısıyla elektrikli otomobillerin tükettiği enerji de dolaylı olarak çevreye zarar vermektedir.

Buna rağmen, 150.000 kilometre boyunca kullanılan bir elektrikli aracın toplam karbon salınımı 7-8 ton civarındadır. Üretimden gelen 12 tonluk karbon salınımı da eklenirse, toplamda 19-20 ton karbon salınımı ortaya çıkmaktadır. Bu da, içten yanmalı motorlu bir aracın toplam karbon salınımının yaklaşık yarısı kadar bir çevresel etkiye sahip olduğunu göstermektedir.



 

Gelecekte Elektrikli Araçlar Daha Çevreci Olabilir mi?


Bazı çevreci gruplar, elektrik üretiminin yenilenebilir enerji kaynaklarına kaydırılmasıyla elektrikli otomobillerin daha çevreci hale geleceğini savunmaktadır. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları, fosil yakıtlara kıyasla çok daha az karbon salınımına neden olmaktadır. Ancak, güneş panelleri ve rüzgar türbinleri de üretim aşamalarında çevresel etkilere sahiptir. Özellikle fotovoltaik paneller ağır metaller içerdiğinden, üretim sürecinde çevreye belirli miktarda zarar vermektedir.

Bununla birlikte, elektrik üretiminin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması halinde, elektrikli araçların çevresel avantajları daha da artacaktır. Bugün için elektrikli otomobillerin içten yanmalı araçlara göre yarı yarıya daha az karbon salınımı yaptığı görülse de, gelecekte bu farkın daha da açılması mümkündür.


Sonuç

Elektrikli otomobiller, içten yanmalı motorlara göre üretim aşamasında daha fazla çevresel etkiye sahiptir. Ancak, kullanım sürecinde daha az karbon salınımı gerçekleştirdiği için toplamda daha çevreci bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Mevcut veriler, elektrikli otomobillerin içten yanmalı araçlara kıyasla yaklaşık %50 daha az karbon salınımına neden olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, elektrikli araçların tamamen çevre dostu olduğu söylenemez. Elektrik üretiminin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması, bu araçların çevresel avantajlarını daha da artıracaktır. Sonuç olarak, elektrikli otomobiller fosil yakıtlı araçlara göre çevreyi daha az kirletse de, sıfır emisyon iddiası gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Yine de, teknoloji geliştikçe ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı arttıkça, elektrikli araçların çevre üzerindeki olumlu etkileri daha belirgin hale gelecektir.


 

Yazar: Yusuf Onur Kıvrak

Aktif etkinlik bulunmamaktadır.
ANKET
Endüstri 4.0 için En Hazır Sektör Hangisidir

Sonuçlar