İbn-i Sina Kimdir?
Tam adı Ebu Ali El-Hüseyin Bin Abdullah Bin Sina olan İbn-i Sina; felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi çok çeşitli alanlarla uğraşan müslüman bilim insanıdır. İbn-i Sina'nın hayatını ve eserlerini yakından inceleyelim.
25.06.2015 tarihli yazı 15039 kez okunmuştur.
Tam adı Ebu Ali El-Hüseyin Bin Abdullah Bin Sina'dır. Batı’da Avicenna olarak bilinir. İbn-i Sina, Buhara yakınlarındaki Afsan’da, 980 yılında doğmuştur. Küçük yaşlarda Kur’an öğrenmiştir. Dönemin alim ve bilginleri ile sık sık görüşüp, onlardan dersler alarak mantık, felsefe, tıp ilimlerinde kısa sürede söz sahibi olmuştur. İbn-i Sina (980-1037) çok çeşitli alanlarda çalışmış ünlü bir bilim insanıdır. Ancak hepsinden önce hekimidir. Adını en çok bu alanda duyurmuştur. 16 yaşında tıpla ilgili kitaplar okuyarak Kuşyar isimli hekimden eğitimler almaya başlayıp, 18 yaşına geldiğinde tam anlamıyla bir hekimdir. Küçük ve büyük kan dolaşımını birbirinden ayıran âlim olarak bilinen İbn-i Sina kalp ve damar sistemlerinde ön plana çıkmıştır.
Tıp Alanında
Batı ülkelerinde 16. yüzyılın ve Doğu ülkelerinde 19. yüzyıla kadar okutulan "el-Kânûn fî't-Tıb" (Tıp Kanunu) adlı eserin yazarıdır. 5 ciltten oluşan bu ansiklopedik eserin ilk cildi anatomik ve koruyucu hekimlik, ikinci cildi basit ilaçlar, üçüncü cildi patoloji, dördüncü cildi ilaçlar ve cerrahi yöntemlerle tedavi, beşinci cildi çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.
► İlginizi Çekebilir: Bilime Katkı Sağlamış Ünlü Türk ve/veya Müslüman Bilim Adamları
Tıp kanunu eserinde konuları sistematik olarak ele almaktadır. Tıp ve cerrahiyi iki ayrı disiplin olarak ele alarak değerlendirmiştir. Cerrahi tedavinin sağlıklı yürütülebilmesi için anatominin üzerinde durmuştur. Ameliyatlarda kullanılmak üzere bazı aletler önermiştir. Göz alanıyla da ilgilenmiştir. dönemin seçkin fizikçilerinden İbn-i Heysem gibi, göz-ışın kuramını savunmuş ve üst göz kapağının dışa dönmesi, sürekli beyaz renge (kar gibi) meydana gelen kar körlüğü gibi daha önce söz edilmemiş alanda detaylı açıklamalarda bulunmuştur.
Tıpta o zamana kadar sözü hiç geçmeyen konularda teşhislerde bulunmuştur. Daha önce bilinmeyenlere birkaç örnek;
►Kanın gıda taşıyan bir sıvı olduğu
►Kızıl hastalığı
►Şeker hastalığında şekerin idrarda varlığı
►Şarbon hastalığı
►Genetik yolla hastalıkların geçebileceği
►Karaciğer hastalıkları ve sarılık (hepatit) varlığı
►Mikrobun varlığı (Bir çok hastalığa gözle görülmeyen mikroplar sebep olur.)
►Kemiklerin ve sert dokuların da iltihaplanabileceğini
►Ameliyatlarda ilk defa uyuşturucu ilaç kullanılması
► İlginizi Çekebilir: Fatih Sultan Mehmet ve İlimseverliği | Osmanlı'da Bilim 1.Bölüm
İbn-i Sina bin yıl önce Hidrosefali adı verilen hastalığın beyin ve omurilik sıvısının bir dolaşım bozukluğu olduğunu düşünmüş ve beyin sıvısının boşaltılmasının gerekli olduğunu kanunda bildirmiştir. İbni Sina’nın bin yıl önce gördüğü bu gerçek bu alandaki güncel tedavinin esasını oluşturan temel ilkedir.
İbn-i Sina'nın başlıca eserlerini sıralamak gerekirse;
►El-Kânun fit-Tıb
►Kibü’ş-Şifa
►Kitabün Necat
►El işaret Vet-Tenbihat
►Hikmet-i Aruzi
►Hikmei Meşrikiyye
►Esbabu Hudus-il Huruf
►Lasan-ül Arab
►En-Nebat vel-Hayevan
►Ed-Dustur-ut Tıbbi
►El-Hutub
►Hikmet-i Meşrikiyye
Diğer Alanlarda;
Matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik alanlarında becerileri vardır. Matematik alanında terimler ve tanımları yapmıştır.
Astroloji ve simyaya itibar etmemiştir. Dönüşüm kuramını doğru olup olmadığını deneylerle araştırmıştır ve doğru olmadığı sonucuna ulaşmıştır. İbn-i Sina'ya göre her element sadece kendi özelliklerini taşır. Değersiz metallerin altın gibi daha değerli metallere dönüşemediğini savunmuştur.
İbn-i Sina kuvvetle cisim arasında herhangi bir temas bulunmadığında hareketin kesintiye uğramamasının nedenini araştırmış ve bir nesneye kuvvet uygulandıktan sonra, kuvvetin etkisi ortadan kalksa bile nesnenin hareketini sürdürmesinin nedeninin, kasri meyil (güdümlenmiş eğim), yani nesneye kazandırılan hareket etme isteği olduğunu sonucuna varmıştır. Üstelik İbn-i Sina bu hareket etme isteğinin sürekli olduğuna inanmaktadır; yani ona göre, bir defa kazanıldığında bir daha kaybolmaz. Bu yaklaşımıyla sonradan Newton’da son biçimine kavuşan eylemsizlik ilkesi’ne yaklaştığı anlaşılmıştır.
Bu konuda önerebilceğimiz film ise: The Psysician
İbn-i Sina kuvvetle cisim arasında herhangi bir temas bulunmadığında hareketin kesintiye uğramamasının nedenini araştırmış ve bir nesneye kuvvet uygulandıktan sonra, kuvvetin etkisi ortadan kalksa bile nesnenin hareketini sürdürmesinin nedeninin, kasri meyil (güdümlenmiş eğim), yani nesneye kazandırılan hareket etme isteği olduğunu sonucuna varmıştır. Üstelik İbn-i Sina bu hareket etme isteğinin sürekli olduğuna inanmaktadır; yani ona göre, bir defa kazanıldığında bir daha kaybolmaz. Bu yaklaşımıyla sonradan Newton’da son biçimine kavuşan eylemsizlik ilkesi’ne yaklaştığı anlaşılmıştır.
Bu konuda önerebilceğimiz film ise: The Psysician
Kaynak:
►Wikipedia
►Muslimphilosophy
►Muslimphilosophy
YORUMLAR
Aktif etkinlik bulunmamaktadır.
- Dünyanın En Görkemli 10 Güneş Tarlası
- Dünyanın En Büyük 10 Makinesi
- 2020’nin En İyi 10 Kişisel Robotu
- Programlamaya Erken Yaşta Başlayan 7 Ünlü Bilgisayar Programcısı
- Üretimin Geleceğinde Etkili Olacak 10 Beceri
- Olağan Üstü Tasarıma Sahip 5 Köprü
- Dünyanın En İyi Bilim ve Teknoloji Müzeleri
- En İyi 5 Tıbbi Robot
- Dünyanın En Zengin 10 Mühendisi
- Üretim için 6 Fabrikasyon İşlemi
- Enerji Yönetiminde Ölçümün Rolü: Verimliliğe Giden Yol
- HVAC Sistemlerinde Kullanılan EC Fan, Sürücü ve EC+ Fan Teknolojisi
- Su İşleme, Dağıtım ve Atık Su Yönetim Tesislerinde Sürücü Kullanımı
- Röle ve Trafo Merkezi Testlerinin Temelleri | Webinar
- Chint Elektrik Temel DIN Ray Ürünleri Tanıtımı
- Sigma Termik Manyetik Şalterler ile Elektrik Devrelerinde Koruma
- Elektrik Panoları ve Üretim Teknikleri
- Teknik Servis | Megger Türkiye
- Güneş Enerji Santrallerinde Yıldırımdan Korunma ve Topraklama
- Megger Türkiye Ofisi
ANKET