Can Touch This |
Dokunmatik Ekran Teknolojisi
İlk çıktığında pek yadırganmıştı. Tuşun işlevini görmez, çabuk bozulur; bozulduğunda da tamiri olmaz diye piyasa yapamamıştı. O günden bugüne ne oldu? Neler değişti? Dokunmatik ekranlar üzerine keyifli bir yazı... "Can Touch This"
1990'lı yıllarda "Can Touch This" ( Dokunulabilir ) şarkısı ile sanki bugünleri işaret eder gibiydi Grup Vitamin. Hazır 90'lardan girmişken mazide ufak bir yolculuk yapalım dilerseniz.
Cep telefonları ilk girişlerini yapmışlardı bir daha çıkmamak üzere ceplerimize. Ama sanki biraz büyüktüler ufalmaları gerekecekti. Cebe sığacak gibi değillerdi yani. Üzerlerinden çıkan antenleri de cabası. Hele bir de pilini çıkartıp taktı isen işte o zaman yandın. Ardı ardına gelen sorular: ' Saat, Tarih, Dil Seçenekleri'' Karşısındaki rakibi yıkmak için ardı ardına atılan yumruklar gibiydi. Bilgisayarlar yeni yeni kuruluyordu zenginlerin evlerine. Çalıştığında araba motoru gibi ses çıkaran ms-dos işletim sistemleri. Ekranlar ise bildiğimiz tüplü ekranlar. Sanırım bir marketin kartlarının hediyelerini, puanlarını görmek için kullandığımız ekranlarla tanıştık dokunmatik teknolojisi ile. Bayağı ilginç gelmişti ilk zamanlar. Büyükler pek yabancı gibiydi. Dokunmaktan pek de tat almıyorlardı.
Şimdilerde ise cep telefonları artık vazgeçilmez yoldaşlarımız haline geldi. İnternetin de yaşamımıza girmesi ile artık her işimizi cep telefonlarından yapar hale geldik. Hem de basmadan dokunarak. Başta pekte alışamayan büyüklerin bile artık elinden ayrılmaz bir parça haline geldi dokunmatik telefonlar. Sadece telefonlar mı? Elbette hayır. İçinde dokunmatik bir yapı bulunan bilgisayarlar, paneller' daha niceleri bizimle bütünleşmeye başladı. Hatta artık o kadar ileri gidildi ki bunların dokunmadan çalışacak halleri üretilmeye çalışıyor.
Bizler henüz bu karmaşaya alışmaya çalışırken, birçok firmada bu teknolojinin geliştirilmesinde emek harcıyor. Dokunmatik telefon deyince akla ilk olarak iPhone gelmekte. Apple firması gerek bu alanda öncü olması gerekse kullandığı teknolojiyle diğer firmaların pekte yaklaşamaması açısından önemli bir yere sahip bu pazarda. Ama ilk dokunmatik ekranlı telefon dememiz doğru olmaz açıkçası. Dokunmatik ekranlı, tuşsuz telefon konsepti LG tarafından yaratıldı ve Prada modelinde uygulandı. LG'nin bu ürünü Eylül 2006' dan bu yana ortalıktaydı. iPhone ise Ocak 2007'de tanıtıldı. Ancak Apple'ın daha önce piyasaya sürdüğü iPod'larda kullandığı dokunmatik özellik sayesinde marka ve pazar bilinirliliğini çok önceden elde etmiş bulunmaktaydı. Bundan dolayı pazarın alıcısı tercihini bu eksende yaptı. Apple' da bu fırsatı kullanarak pek çok uygulamayı aynı çatı altından birleştirerek kullanıcılarını kendisine tamamen alıştırdı.
Artık cebimizden çıkan makine ile dokunarak internette dolaşabiliyor, oyun oynayabiliyor, müzik dinleyebiliyor kısacası dokunmanın keyfini yaşıyoruz. Ama Apple bu keyfide uzun süre yaşatacak gibi değil. Geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamaya göre: 'Dokunmadan da çalışan dokunmatik ekranlar geliyor.' Apple'ın yeni patent başvurusu ile çoklu dokunmatik ekranlara yeni bir boyut getirmeyi hedefliyor. AppleInsider'ın haberine göre; yeni patentle beraber kullanıcılar ekrana dokunmadan ellerini hafifçe üzerinde gezdirerek de cihazları kullanabilecek.
Başka bir gelişme ise Kyocera Echo'dan geliyor. Gene geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamaya göre 'Dünyanın ilk çift dokunmatik ekranlı ve Androidli telefonu piyasaya çıkıyor.'
HTC, Samsung, Sony Ericsson, Motorola, LG Mobile, Acer, Dell, Huawei gibi cep telefonu pazarını yönlendiren firmalar tarafından benimsenen Google'ın mobil işletim sistemi Android hızla yaygınlaşmaya ve büyümeye devam ediyor. Sprint, dünyanın ilk çift dokunmatik ekranlı ve Android işletim sistemli telefonu Kyrocera Echo'nun lansmanını da geçtiğimiz aylarda teknoloji severlerin huzurunda gerçekleştirmişti.
115.0 x 56.5 x 17.2 mm boyutlarında ve 193 gram ağırlığında tasarlanan Echo, 1 GHz saat hızında çalışan Qualcomm QSD8650 Snapdragon işlemciden ve 512 MB RAM'den güç alıyor; Android'in 2.2 'Froyo' sürümünü kullanıyor. EV-DO (3.1 Mbps) alt yapısıyla uyumlu çalışabilen akıllı telefonda pazardaki rakiplerinden farklı olarak iki tane 3.5 inç boyutunda ve 480 x 800 piksel (WVGA) çözünürlüğünde dokunmatik ekrana yer verildiğini görüyoruz. Telefonun, isteğe bağlı olarak patentli tasarımı gereği normal bir cep telefonu, mini dizüstü bilgisayar veya tablet formunda kullanılabilmesi olanağı tüketicilere sunulmuş. Böylece ekranlardan yalnızca birisini kullanabilirsiniz (normal telefon formu), iki ekranı bütünleştirerek yaklaşık 4.7 inç boyutlu, 800 x 960 piksel çözünürlüğünde ekrana sahip olabilirsiniz (tablet formu), her iki ekranda iki farklı uygulamayı görüntüleyebilirsiniz veya alttaki ekranı klavye olarak kullanıp üstteki ekranda yazdıklarınızı okuyabilirsiniz.
Yenilik ve gelişmeler bu alanla da sınırlı değil. Oturma odanızı düşünün. Ortasında bulunan sehpada bir dokunmatik ekran olsa acaba ne olurdu. Aslında fazla düşünmeye de gerek yok. Dokunmatik teknolojisinin gelişmesiyle birlikte ürün tasarımlarında da gözle görülür farklılıklar yaşanmaya başladı. Artık bilgisayarlar dokunmatik ekranın özelliğini sonuna kadar kullanıyor. Bunlardan biride Samsung ve Microsoft'un ortaklaşa çıkardıkları dokunmatik ekranın nimetlerini kullanan ürün özel algılama teknolojisiyle kamera kullanmadan çevrelerindeki nesneleri tanıyabiliyor.
Microsoft'un Surface adıyla geçtiğimiz dönemlerde tanıttığı cihaz aradan geçen zamanda Samsung'la imzalanan ortaklık sayesinde daha da geliştirildi. Microsoft'un yazılımsal çözümlerine Samsung'un panel ve dijital teknolojilerinin birleşimiyle hazırlanan ürün SUR40 adını taşıyor.
40" boyutunda bir ekrana sahip olan cihazda 50 dokunmatik nokta bulunuyor. 1920x1080 çözünürlüğe çıkan SUR40 AMD Athlon II X2 Dual-Core 2.9GHz işlemci ile eşleştirilmiş DirectX 11 destekli AMD Radeon HD 6700M donanıma sahip.
Bu gelişmede artık cama dokunmak istemeyenler için yapılmış olsa gerek. ABD'de geliştirilen bir cihazla, cep telefonu ve bilgisayarlar vücut üzerine yansıtılacak ekranlardan kontrol edilebilecek.
Amerikan yazılım ve bilişim devi Microsoft ile Carnegie Mellon Üniversitesi tarafından geliştirilen 'Skinput' adı verilen prototip aşamasındaki cihaz, bir kolbandındaki projektörden kola ya da ele dokunmatik bir ekran yansıtıyor. Bu ekrana dokulunularak bilgisayar ve cep telefonu gibi cihazlara komut verilebiliyor. Cihaz, kolun farklı bölgelerine dokunulduğunda çıkan farklı akustik sinyalleri algılayarak, verilen komutları yerine getiriyor.
Skinput'un yürürken ve koşarken de kullanılabileceği, bu sayede koşu yaparken bir el hareketiyle müziğin sesini açıp kısmanın mümkün olabileceği belirtildi. Cihazla ilgili son gelişmeleri gelecek ay Atlanta kentinde yapılacak olan 'Bilgisayar-İnsan Etkileşimi' toplantısında sunulacak.
Sanırım artık 'Can Touch This' tabiri 'Can Touch Everything' olarak değişmekte. İlerleyen yıllarda bu teknolojinin nasıl bir noktaya geleceğini bekleyip göreceğiz. Ama her şeye dokunabilmek pekte uzak olmasa gerek.
- Dünyanın En Görkemli 10 Güneş Tarlası
- Dünyanın En Büyük 10 Makinesi
- 2020’nin En İyi 10 Kişisel Robotu
- Programlamaya Erken Yaşta Başlayan 7 Ünlü Bilgisayar Programcısı
- Üretimin Geleceğinde Etkili Olacak 10 Beceri
- Olağan Üstü Tasarıma Sahip 5 Köprü
- Dünyanın En İyi Bilim ve Teknoloji Müzeleri
- En İyi 5 Tıbbi Robot
- Dünyanın En Zengin 10 Mühendisi
- Üretim için 6 Fabrikasyon İşlemi
- DrivePro Yaşam Döngüsü Hizmetleri
- Batarya Testinin Temelleri
- Enerji Yönetiminde Ölçümün Rolü: Verimliliğe Giden Yol
- HVAC Sistemlerinde Kullanılan EC Fan, Sürücü ve EC+ Fan Teknolojisi
- Su İşleme, Dağıtım ve Atık Su Yönetim Tesislerinde Sürücü Kullanımı
- Röle ve Trafo Merkezi Testlerinin Temelleri | Webinar
- Chint Elektrik Temel DIN Ray Ürünleri Tanıtımı
- Sigma Termik Manyetik Şalterler ile Elektrik Devrelerinde Koruma
- Elektrik Panoları ve Üretim Teknikleri
- Teknik Servis | Megger Türkiye