DÜNYANIN 7 HARİKASI SERİSİ-2
İskenderiye Feneri, herfener gibi denizcilerin limana güvenle dönmeleri için yapılmıştı. Çağındadünyanın en uzun yapısı olarak biliniyordu. Ama Fener'in gizemli yönü olan ünlüayna bilimcileri daha çok ilgilendirmektedir. Fenerin ışığını yansıtan aynanın50 kilometre uzaklıktan görüldüğünü kaynaklar yazmaktadır.
Yeri Şimdiki İskenderiye kentinin önünde bulunan Pharos Adası’ndadır.
Büyük İskender’in ölümünden sonra kumandanlarından Ptolemy Soter, Mısır’ı bir dönem yönetti ve İskenderiye’nin kurulusuna tanık oldu. Kentin kıyısını Pharos Adası yani Firavun Adası kapatıyordu. Kıyıda ve liman girişinde su altı çok tehlikeli olduğundan bir fenerin yapılması gerekliydi. Tasarım ve ilk çalışmalar Ptolemy Soter'e aittir ama fener, oğlu Ptolemy Philadelphus tarafından bitirilmiştir. Euclid'in çağdaşı olan mimar Sostratus, fenerin ayrıntılı hesaplarını vermektedir. Fener, koruyucu tanrılara, Ptolemy Soter'e ve karisi Berenice'ye adanmıştı. Limanın girişini belirtiyordu ve içinde geceleri ateş yakılıyor, gündüzleri ise güneş ışığı bir ayna yardımıyla yansıtılıyordu. Fener, Eski Yunan ve Roma paralarında gösterilmektedir. Araplar Mısır’ı ele geçirince Iskenderiye'yi ve iklimini çok beğendiler ve fener yanmaya devam etti. Ama başkent Kahire'ye taşınınca fenerin bakimi ihmal edildi ve kazayla dev ayna kırılınca da bir daha yenisi yapılamadı. MÖ 956'daki depremde fener zarar gördü ama yıkılmadı. Fakat 1303 ve 1223'te Memluk Sultani Kayıtbay İskenderiye’nin savunulması için bir kale yaptırmaya karar vererek, yıkık fenerin tüm taslarının ve mermerlerinin kalenin yapiminda kullanilmasi emrini verdi. Böylece asırlık bir dünya harikası Kayıtbay’ın kalesi için kurban edilmiş oldu.
Tanımlama; Yok olan altı harikadan en sonuncusu İskenderiye Feneri'dir. Bugün yeri tam olarak bilinmiyor. Strabo'ya ve Romalı tarihçi Küçük Pliny'e göre, kulenin dışı tamamen beyaz mermerle kaplıydı. Gizemli aynaların yansıttığı ışığın onlarca kilometre uzaktan görüldüğünü yine bu tarihçiler yazıyor. Bazı efsanelerde aynanın yansıttığı güneş ısınıyla düşman gemilerinin yakıldığı da yazmaktadır. 1166'da Arap gezgini Ebu Haccac el-Endülüsi feneri gezdi ve uzun uzun tanımladı. Modern uzmanlar, bu kaynaklardan yola çıkarak, fenerin üç katli olduğunu söylüyor. En alt kat 55.9 metre yükseklikte ve kare seklindeydi. Ortasında silindirik bir bölüm veya şaft vardı. Karenin üstünde 18.30 metre eninde 27.45 metre yüksekliğinde sekizgen bir kule, onun üstünde de 7.30 metre yüksekliğindeki üçüncü kat bulunuyordu. Fenerin toplam yüksekliği 117 metreydi ve bu yükseklik günümüzdeki 40 katli binalara eşittir. Ortadan geçen safta yakılan ateşin yakıtı konuluyordu. En tepede gizemli ayna duruyordu. İlk yapımında fenerin damında veya tepesinde Tanrı Poseidon'un bir heykeli vardı. Iskenderiye Feneri, sonraki yüzyıllarda yapılan birçok fenere mimari örnek teşkil etmiştir. Bulunduğu adanın Pharos sözcüğü, Fransızca, İtalyanca ve Ispanyolca'da "Fener" yerine kullanılmaktadır. Fenerin en büyük gizemi olan ayna hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. Bu kadar büyük bir aynayı kimin, nasıl yapabildiğini ve hangi tekniğin kullanıldığı hala bir sır olarak gizemini korumakta.